Deli nedir? Psikolojide birçok tanı var. Peki deli diye bir tanı var mı? Psikolojik rahatsızlığı olanlara ülkemizde maalesef çoğu insan delilikle eş anlamda bakıyor. Şayet psikolojik bir rahatsızlığınız varsa “deli”siniz manasına geliyor.
Bir psikiyatriste veya psikoloğa gidecekseniz bu sanki deli doktoruna gitmek manasına gelir. Bu durumda olanlar ya duymaması için ellerinden geleni yaparlar ya da çok kötü değilse vazgeçerler.
Deli Nedir?
Deli tam olarak bilimsel bir tanımlama değil, daha çok halk arasında kullanılan bir şey. Ama illa bir tanım yapılması gerekiyorsa bence toplum tarafından normal olarak karşılanan davranışların dışında davranışlar sergileyen kişi denebilir. Burada “Normal ne?” diye bir soru gelebilir ki bu yerinde bir sorudur. Zaten o yüzden bilimsel bir tabir değil dedim.
Deli nedir genel bir tanımı ise akli muvazeneden mahrum olan kişi akli dengesini yitirmiş olana denilmektedir. Bu kelime halk arasında çılgın, hareketli, deli dolu, mecnun manasında da kullanılmaktadır.
Halk Arasında Deli Tabiri
Deli patolojik bir durumu olanlar için kullanılan yanlış bir tabirdir. Deli toplumun kurallarını umursamaksızın, kendi kendine zaman geçiren insan olarak kullanılıyor. Ancak antisosyal kişilik bozukluğu ortalama 10 insandan birinde var ve onlar da kendi kendilerine yetebiliyorlar. (her ne kadar zorunluluktan olsa da)
Özetle deli kelimesi, patolojik durumlar için kullanılır ancak delinin niteliksel özellikleri yanlış yorumlanmaktadır. Deli, toplumun norm dışına çıkanlar için kullandığı bir kelimedir. Toplumun gözünde norm dışı; ahlaksızlık, iğrençlik, başarısızlık vb. durumları ifade edebileceği gibi olağanüstü cesaret, yetenek, zeka, kişilik vb. gerektiren durumlar içinde kullanılabilmektedir.
Bunu pozitif ve negatif uçlar olarak tanımlamak mümkün. Bu ikisinin haricinde bir de nötr norm dışılık vardır, o da toplumun anlam veremediği, ne iyi ne kötü diyebildiği düşünce veya eylemdir.
Toplum gözünde nötr norm dışılık manasızdır ve mana yoksa bu deliliktir, sınırların dışına çıkılmıştır. Toplumun psikolojisi yine bireyden gelmektedir. Bilmediğinden korkmak, tehlike hissetmek, tehlikeyi uzaklaştırma ihtiyacı gütmek.
Yani toplum arka planda şunu söyler; ya farklı olmayı bırakıp bizle normlara uyarak yeteneklerin ve şansların oranında iyi bir hayat sürersin, ya da bu diyardan gidersin. Elbette ben deli tanımını nesnel veya evrensel olarak görmüyorum.
Toplumun aykırı, ayrık, absürt olanlar için var ettiği bir kelime. Deli kelimesi kimi zaman tehlikeyi uzaklaştırma isteğinden bilinçsiz olarak söylenir, kimi zaman yine tehlikeyi uzaklaştırmak için bilinçli olarak atfedilir.
Deliliğin Tarihi
Bundan birkaç ay önce deliliğin bu kadar ayrıntılı bir tanımı ve açıklaması yoktu. Deliler ve cüzzamlılar toplumdan sürülüp şehir dışında yaşamaya itiliyordu. Rönesans’ta delilerin mistik kozmik güçler tarafından yönlendirildiği düşünülüyordu.
Dinsel görüşe göre de şeytan veya cin girmiş bireyler olarak alınıyordu. 19. yy’dan itibaren bilimsel gelişmelerle birlikte delilik farklı ele alınmaya başlandı. Klinik araştırmalar ve tıbbi çalışmalar beyni ve insan davranışlarını analitik bir düzlemde inceliyor ve delilik günümüzde farklı yönlerden ele alınıyor. Bu verilerin bir gün sentezlenip deliliğin tek bir tanımına ulaşılabilir.
Deli sözcüğü hakkında kişisel görüşüm
Deli sözcüğü bende bir akıl hastalığı yahut zihinsel bir anomali çağrıştırmıyor açıkçası. İnsan davranışlarını betimleyen herhangi bir sıfatmış gibi algılıyorum ben bu sözcüğü. Yani normal davranışlar kümesinin haylaz bir elemanı diyebiliriz buna.
Hepimiz hayatımızın birçok döneminde hiç de normal olmayan tuhaf saçma abuk sabuk anlamsız mantıksız davranışlar sergilemişizdir illa ki. Buna en basit örnek, internette kolayca bulunabilecek milyonlarca saçma sapan tuhaf insan davranışının olduğu videolar elbette vardır.
Ben de daha geçen gün mesela insanların olmadığı boş güvenli geniş bir yolda gözlerimi kapatıp bisiklet sürmeye çalıştım.
Bakalım kaç metre gideceğim diye merak ettim. Çok uzun gidemedim tabii, ama işte bunu niye yaptım? Hiçbir fikrim yok. Hiçbir mantıklı tutarlı akılcı bir sebebi yok yaptığımın. Ama yaptım işte.
Kendi kendime bir şey mi kanıtlamak istedim, cesaretimi mi ölçtüm, insanın denge kurma hassasiyeti ile ilgili bir deney mi yaptım bilmiyorum ama yaptım işte. Bunu tanımlayacak tek bir sözcük vardır o da delilik bence.
Birkaç dakikalığına delirdim. Ha bu çok masumane küçük bir delilik elbette ama sanıyorum zihnimizin “normalliklerinden” biri bu galiba.
Bazen o aşırı kontrolcü mantıklı tutarlı farkındalıklı bilincimizi kapatıp arada sırada delirmek istiyor zihnimiz kim bilir? Belki bu şekilde bedenimizi biraz rahatlatıp sakinleştiriyor ve stresini azaltıyor olabilir.
Denemesi de bedava üstelik. Eğer yanınızda biri varken kaldırımda düzgün adım adım yürürken birden kaldırım taşlarından bir aşağıya bir yukarıya Şarlo misali seke seke zıplamaya başlarsanız yanınızdaki size garip garip bakıp “Delirdin mi ne yapıyorsun?” diyecektir. %100 garantilidir, deneyebilirsiniz. “Arada sırada delirmek iyidir/normaldir” deyin ona.
Deli Nedir bakış açıma göre elbette bu düşüncelerim, yoksa deliliğin psikolojik olarak tıp olarak çok kötü berbat korkunç tasvirleri de var elbette, ama ben böyle düşünüyorum, bilmiyorum.