Sanırım depresyon günlük hayatta birçok insanın kolaylıkla karşı karşıya kaldığı bir problemdir. Depresyon bir problemdir çünkü insan hayatını olumsuz yönde çok değiştiriyor.
Üstelik çoğu insan bu tanıyı kabul etmiyor. ‘Hayır ya sadece içim sıkılıyor biraz bir şeyim yok.’ gibi geçiştirmelerde bulunuyor. Bu sözleri yıllar önce aynı bahaneleri savurmuş ve depresyon halini atlatmış biri olarak söylüyorum.
Depresyon Nedir?
Kişilerin uzun süreli olarak devam eden bir isteksizlik hali, hayattan zevk alamama durumu, kendine güvenin giderek azalması ve umutsuzluk gibi olumsuz hisleri kapsayan bir duygu bozukluğu olarak tarif edilebilir.
Depresyon beraberinde suçluluk, kendisini değersiz hissetme, çaresizlik, ümitsizlik ve mutsuzluk gibi duyguları da getirir. Hatta hiçbir şeye ait hissedememe, toplumlardan kaçma, sizi siz yaptığını düşündüğünüz her şeyden uzaklaşma bile olabilir. Ne yazık ki bunlar başlıca etkileridir.
Unutmayalım ki üzgün olmak depresyonla aynı şey değildir. Üzülmek doğal ve her bireye özgüdür ve depresyonun aynı özelliklerinden bazılarını da taşısa da aynı olmaz. Depresyondan söz edebilmek için yoğun üzüntü ve olağan aktivitelerden çekilme olmalıdır.
Depresyonun Nedenleri
- Kişilerin geçmişinde yaşadığı bir kaza, bir taciz, ölüm (husuen ebeveynlerin ölümü) gibi travmatik olaylar
- Depresyon bazen de genetik olabiliyor.
- Sevdiklerinden ayrılık depresyonun sebeplerinden biridir.
- İşsizlikte kişilerin depresyona girmesine neden olabilir.
- Madde, alkol ve kumar bağımlılığı
- Uykusuzluk
- Şiddete maruz kalmak
- Sevgisizlik
Depresyon Belirtileri
En belirgin belirtilerinden olanı bireyin kendisini devamlı olarak mutsuz, üzgün, hayattan bezmiş ve karamsar hissetmesidir. Kişi önceden severek yaptığı şeyleri bile yapmak istemez ve o işten zevk almaz yani hayttan keyf almaz. Bu durumda olanlar kendilerini sürekli enerjisiz hissederler.
Aşırı bir isteksizlik ve halsizlik sebebiyle günlük aktivitelerde yavaşlama olur. Kişi hayattan zevk ala-mamaya başlar. Ümitsizlik, çaresizlik, karamsar olmak ve kederli duygu durumu başlar. Korku ve gergin lmak hislerinde belirgin bir artış olur. Alınganlıklar artar ve yaşadıkları sorunlarını paylaşmaktan kaçınırlar. Hatta sosyal ilişkilerden uzaklaşma dahi görülür.
Uyku probleminin ortaya çıkmasıdır. Uykusuzluk hem depresyonun belirtisis hem nedeni olarak görülebilir. Bu durum kendini uykuya dalamamak, az uyumak veya aşırı uyumak olarak gösterebilir.
Bir diğer belirtide yeme bozukluğunun ortaya çıkmasıdır. Bu durumda olanalar devamlı kendilerin mutsuz hissettikleri için ya hiç yemek yemeyebilir yada aşırı yemek yiyerek ruh hallerini yemekle iyileştirmeye çabalarlar.
Depresyon geçiren bireyler aileleri ve sosyal çevreleriyle aralarına mesafe koyarlar. Zira kişi kimseyle ne konuşmak nede görüşmek istemez. Zaten buna da enerjileri de yoktur. Bu durumda bulunan insanlar kendilerinin sevmediklerini sıklıkla düşünür.
Depresyonun belirtilerinden biri de dikkat dağınıklığı olmasıdır. Bu kişiler yaptıkları işlerine, okullarına odaklanmakta zorluk çekerler. Mootivasyon kaybı ortaya çıkar.
Depresyon ile Nasıl Başa Çıkılır?
Depresyon için ortak bir tanım yapmak zordur. Zira her kişilik ve mizaçta farklı şekillerde meydana gelir. Bu nedenle tedavi de kişiye ve o kişinin mizaç, kişilik ve karakterine uygun olmalıdır. Depresyonun tedavisi için psikolojik danışmanlara, klinik psikologlara ve psikiyatristlere gidebiliriz.
Eğer kişi ağır depreyon yaşamıyor ise ilaçsız kişiye özel terapi ile tedavi edilme durumu vardır. Şayet depresyon başlangıç durumunda ise ve kişi bunun farkına varırsa kendi çabaları ile de depresyondan çıkabilir. Kişiliğine karakterine bağlı olarak bazı çözümler bulabilir.
Örneğin bazı insanlar etrafındaki kişilerle konuşarak sorunlarını anlatarak, kimisi arkadaşları ile dışarıya çıkıp insanlara karışarak, kimisi üzerinde veya odasında değişiklikler yaparak, kimisi oyun oynayarak, kimisi hayatında farklılıklar oluşturarak, spor yaparak, varsa alkol, uyuşturucu maddelerden uzaklaşarak, tatil yaparak, manevi hayatını güçlendirerek depresyon durumundan çıkarak sağlıklı durumuna geçebilir.
Depresyonla Yaşam
Bundan üç sene önce yaşadığım yoğun stres döneminin ardından kendimi depresyon hali içinde bulmuştum. İlk boş vaktinde kitaba sarılan Meva o zamanlarda sadece boş boş tavana bakmak için zaman ayırıyordu. Yürümek, sohbet etmek, hatta alışveriş bile benim için eziyete dönüşmüştü.
Ya çok yemek yiyordum ya da hiç yemiyordum. Ya çok uyuyordum ya da hiç uyumuyordum. Bu düzensizlik beni aşırı verimsiz ve mutsuz bir insana dönüştürmüştü. İçimde kocaman bir sıkıntı dahası kocaman bir belirsizlik hissediyordum. Kendimi beğenmemeye başlamıştım. Kısacası kendimi sevmiyor ve değer vermiyorum.
Yalnız ve önemsiz olduğunu düşünüyordum. Tabii hal böyleyken o dönemlerde fazlasıyla alıngan bir insan olmuştum. Hatta bir sabah kahvaltı eden annemle babam ‘Günaydın!’ dediğimi duymadıkları için odama gidip ağlamıştım.
Halbuki benim sesim çıkmamış. Normal şartlarda ne olursa olsun ikinci kez demeyi tercih etmem gerekirdi, ya da her neyse ama ağlamak en son verilecek tepkiydi. O an bunları sebepsizce yapıyordum. Sürekli üzgün ruh halim gün boyu sürüyordu. Yine böyle bir günde akşamüzeri bir arkadaşım arayıp sinemaya davet etmişti. Ben de reddetmiştim.
Bunun üzerine arkadaşım ‘Meva neyin var? Sen bayılırsın bu tarz filmleri yoksa artık bizimle görüşmek istemiyor musun, rahatsız mı oluyorsun bizden?’ demişti. ‘Hayır, sizden rahatsız olmuyorum ben galiba kendimden rahatsız oluyorum.’ demiştim.
Bu cevabı beklemiyor olmalı ki epey şaşkın bir şekilde yaklaşık 1 dakika sonra duraksayarak konuşabildi. ‘Meva, neden böyle düşünüyorsun, ne dediğinin farkında mısın? Kendine haksızlık ediyorsun.’ ‘Bilmiyorum.’ dedim. ‘Sanki boş ve önemsizim.
Etrafımdaki her şey, herkes için değersizim.’ ‘Meva, sen kendine nasıl bakarsan insanların gözünden de kendini öyle görürsün. İnandığın doğrulara dikkat et.’ dedi ve kapattı. Bunun üzerine düşünmeye başladım. Aynanın karşısına geçtim ve tekrar ettim: Sen kendine nasıl bakarsan insanların gözünden de kendini öyle görürsün! Neden kendimi sevmediğimi uzun uzun düşünmeye başladım. Verimsiz ve boş hissediyordum.
Bunun yanı sıra yine bir şey yapmayan da bendim. Yani kendime verimsiz hissettiren şey yine bendim. Sonra yalnız olduğumu düşündüğüm geldi aklıma. Arkadaşlarımı ve ailemi düşündüm. Yalnız olmadığımı aslında yalnız kalmak istediğimi, yalnız kalınca da kimse beni istemiyor diye düşündüğümü fark ettim.
Nasıl Kurtuldum
Yorgun ve bitkin ruh halimi anlamaya çalıştım. Sürekli uyumak, kimseyle konuşmamak, toplumdan kaçmak, beni bu hale getiriyordu. Beni bu hale getiren asıl sebebi bilmem çok zor. Çünkü depresyon, fiziksel ve psikolojik birçok sebebe sahip ve kesin bir sebebi de yok.
Bu durun kişiden kişiye değişkenlik gösterir. Ama bildiğim tek şey vardı o da; insanların bana benim gözümle baktığı. Tabii ki öyle birden bu halinden kurtuldum, diyemem ama bu ruh halimi etrafımdaki insanlarla paylaşmaya başladım. Ailemle arkadaşlarımla ve onlardan yardım istedim.
Kötü bir ruh halinde olduğumu önce kendime sonra da onlara itiraf ettim. Kendimi her kötü hissettiğimde aynanın karşısına geçtim. Önceleri kendimi sevmemek için bir sürü sebep bulurken sonrasında kendimi neden sevmeyeyim ki demeye başladım. İnsanların algısına göre zorluk dereceleri değişecek bir sürü şey atlatmıştım. Her sabah kalktığımda ‘Günaydın!’ dediğim bir sürü insan vardı. Hissedebilen, duyan, düşünen bir ben vardı karşımda.
Kimse sizin sahip olduğunuz ve kötü olduğunuzu düşündüğünüz şeyleri elinizden alıp bak, aslında kötü değil çok iyi diye size göstermez. Çünkü her sanatçı kendi eserinden sorumludur. Bu nedenle insanın yanlışlarıyla, doğrularıyla, pişmanlıklarıyla kendini kabul etmesi lazım. Önce siz kendinize hayran olun ki, daha sonra da etrafınızda sizi düşünen size güzel bakabilen insanlar biriksin. Kendime duyduğum hayranlığı fark etmeme sebep olan depresyon sürecini dinlediniz.
Ben Meva Yıldırım, şimdiden kendisinin gizli hayranı olduğunu fark etmeyenlere tavsiyemdir bir an önce aynanın karşısına geçin. İkarus sevromu nedir? başlıklı makaleyi okumak için linke tıklayınız.