Dünyada yaklaşık 400 milyon kişinin ruh hastalığı ve nörolojik bozuk içinde olduğu bilinmektedir. Sağlık hizmetine başvuran her dört kişiden en az birinin teşhis ve tedavi edilmemiş ruhsal bozukluğu olduğu belirlenmiştir. Bu hastaların yaklaşık 2/3′ü fiziksel şikayetlerle başvurmaktadır ve ruhsal bozukluklar farkedilememektedir.
Bilinmektedir ki, halk sağlığının geliştirilmesinde hastalıkların önlenmesi ve kişinin iyilik durumunun korunarak yükseltilmesi önceliklidir. Bu sebeple ruh sağlığının giderek geliştirilmesi ve ruhsal bozuklukların önlenmesi için çalışmalar yapılması giderek önem arzetmektedir.
Halk sağlığı alanında ruh hastalığı yaklaşımı; epidemiolojik sürveyans çalışmalarını, ruh sağlığının korunup geliştirilmesini, ruhsal bozuklukların önlenmesini, erken teşhis ve tedavinin yanısıra toplumun ruh sağlığı hizmetlerine kolaylıkla ulaşmasını sağlayıcı çalışmaların yapılmasını ifade etmektedir.
Ruhsal Hastalıklar Hakkında
Ruh sağlığı hizmetlerinin neden temel sağlık hizmetleri kapsamında halk sağlığı ilkeleri çerçevesinde ele alınması gerektiğini vurgulamak için bazı oranların incelenmesinde yarar bulunmaktadır. Yapılan araştırmlar zamanımızda ruhsal bozukluğu olanların erken ölüm ve özürlülük sebepleri arasında ikinci sırayı aldığını ve hastalık oranının %15.4′ünü oluşturduğunu gösteriyor.
Diğer taraftan ruhsal bozuklukların insan hakları ve damgalanmayla birleşen, utanç, toplum tarafından dışlanma ve işsizlik i!e sonuçlanan gizli yükünden söz edilmektedir. Gelecekte risk altındaki yaş gruplarının sayısının büyümesi sonucu genç yetişkin nüfusta şizofreninin artacağı, 60 yaş üzerinde ise demansların daha fazla görüleceği üzerinde durulmaktadır.
Bir toplumda özüre neden olan ve sık rastlanan ruhsal ve nörolojik hastalıklar şunlardır. Depresyon, intihar, şizofreni, demans, zihinsel özür ve epilepsidir.
Ruh hastalığı teşhis edilebilir ruhsal bozuklukları ifade etmektedir. Ruh sağlığı bozulan bir kişide çoğunlukla duygu, düşünce ve davranışlarında bir değişik oluşuyor. Yani bir tutarsızlık, aşır olmak, uygunsuz davranışlar ve yetersiz olmak gibi durumlar çıkıyor. Elnette herkeste tutarsızlık, uygunsuzluk ve yetersizlik olabilir. Burada önemli olan bu durumların sürekli olması, tekrarlanarak olması, verimli çalışmaların olmaması ve kişiler arası ilişkilerin yok olması öne çıkıyor.
Ruhsal bozukluklar noktasında risk grupları olarak daha çok yoksul kişiler, çocuklar ve gençlerler, travma geçirenler ve göçmen olanlar yer aliyor. Ruhsal bozukluklar sağlık hizmetleri noktasında dünyada olduğu gibi, ülkemizde de önemli bir halk sağlığı sorunlarındandır.
Sebeplerine bakıldığında kişiye, aileye ve topluma acı veren, rahatsızlık oluşturan şeyler içermesi, insan gücünün yetmediği ağır derecede ve uzun süren baskılar, zoluklar, hayal kırıklıkları, ekonomik zorluklar olması, bilgisiz ve cahil olunması, korkular ve önyargıların çokça olması bu hastaların tanı ve tedavilerinde görülmüştür.
Ruhsal bozuklukların hastayı, aileyi, sağlık sistemini ve genel anlamda toplumu ekonomik ve psikososyal açıdan önemli ölçüde etkilediği görülmektedir. Bununla birlikte uzun süre hastanede yatmaya bağlı olarak ekonomik maliyet artmakta, bireyin ve ailenin üretkenliğini azaltmakta, aile üyelerine maddi ve duygusal yük getirmektedir. Dolayısıyla birey ve ailenin yaşam kalitesini düşürmektedir. Ayrıca, işsizlik, damgalanma ve insan hakları ihlallerinin en fazla görüldüğü grubu oluşturmaktadır.
Ruh Sağlığı Nedir?
Ruh sağlığı, erken çocukluktan ölüme kadar devam eden ve düşünce, iletişim becerileri, öğrenme, duygusal gelişim, kendine güven gibi bir dizi süreci ifade eden bir kavramdır. Kişinin hayatı incendiğinde belirli bir zaman içinde ve değişen mekanlarda, hem kendisiyle, ailesiyle, çevresiyle, toplumla ve işiyle yoğun bir ilişkiler ağı içinde olduğu görülüyor. Şayet bu ilişkiler içinde dengeli, uyumlu ve bir doyum varsa kişi ruhsal açıdan sağlıklıdır diyebiliyoruz.
Bir kişinin ruhsal sağlığı o kişinin genetik yapısı ve yaşam durumlarından elbette etkilenmektedir. Elbette ruh sağlığını tanımlamak zordur. Zira aynı toplum içinde olsabile, kişilerin yapısı ve kültürel özellikleri farklıdır.
Bu sebeple sadece ülkemizde değil dünyada temel sağlık hizmetlerinde ruh sağlığı hizmetlerinin gelişmesi diğer sağlık hizmetlerine göre bira geç kalmıştır. Ama bu alan hızla gelişen bir alandır. Zira yapılan çalışmalar davranış ve beyin arasındaki karmaşık olan yapının anlaşılabilmesine ve kazanılan bilgilerin tatbikine zemin hazırlamaktadır.
Ruh hastalığı alanında etkin tedavi yöntemleri geliştirilmektedir. Ruhsal bozukluğu olan kişiler de tedavi edilebilmektedirler. Bununla birlikte ruhsal bozukluğu olan kişilerin çoğunun tedavi hizmeti almadığı da biliniyor. Bunun temel nedeni toplumda ruh hastalığı olan kişilerin damgalanarak yaftalanmasıdır. Bunun sonucu kişinin tedavi hizmetinden yararlanamaması, çalışma yaşamının olumsuz etkilenmesi kişilerin kaynaklarına ulaşamaması, tedavi ve sosyal hizmetlerden yararlanma gibi drumlara neden olmaktadır.