Fazla kilosu olup da bu kilolardan rahatsız olanlar türlü türlü yollara başvuyorlar. Bu yollardan biri de su orucudur. Su orucunun zararları hakkında bir yazıyı bir yorumla birlikte yazacağız.
Su orucu demek aslında bir çeşit detoks programı demektir. Lakin su orucu detoksunu uygulamak sağlık açısından bazı risler barındırmaktadır. Bizler bu yazımızda su orucunun faydası ya da su orucunun yapılış şekli konusunda bilgiler vermiyoruz. Ve tartışmıyoruz. Sadece bilinçsiz bir şekilde su orucu ile zayıflamak isteyen bir vatandaşımızın çektiği sıkıntıları paylaşacağız.
Detoks Programı Olan Su orucunun Bilinçsiz Yapılması
Aşağıda anlatacağımız su orucu sonunda hastanın düştüğü durumları okuyacaksınız. Aşağıdaki öykü tamamen gerçektir. Eğer zayıflamak istiyorsanız bir uzman gözetiminde zayıflamaya çalışın. Çünkü kendi başınıza su orucudur, bilinmeyen bir diyet gibi uygulamaları yaparsanız sonunuz aşağıdaki öyküde durumu anlatılan hastadan farksız olabilir. Mutlaka uzman kişilerden yardım alın ne yapacaksanız.
Su Orucunu Uygulayanlar
“Yıllardır hep rejim psikolojisindeydim. Bir kilo verirdim bir alırdım. Kilomun yanında alerjik bir yapım da vardı. Bununla beraber zihnim devamlı kilo ve sağlıklı yaşam konusundaydı. Herbalife bile kullanmıştım bir ara. Bir vakit oldu arkadaşın bir resmine baktım.
Çok zayıflamış ve güzelleşmişti. Onunla hemen irtibat kurdum. Ne yaptığını sordum. Su orucu yaptığını söyledi. Ben de önceden bu konuda hem Paul Bregg ile Malahov’un kitaplarını okumuştum ve sağlık açısından çok yararlı olduğunu biliyordum. Neyse ben de arkadaşıma yalvarmaya başladım ki bana da yaptırsın. Başlarda o kabul etmedi. Hatta ben onu ikna etmek için baya çaba sarfettim.
Hatta dedim ki ben kendim yaparım. Sana arada bir soru sorarım dedim. Olayın ciddiyetinden haberim olmadığı için öyle yapıyordum. Sonra başıma gelecekleri ve bu su orucunun hafife alınmayacak bu kadar ciddi bir şey olduğunu bilseydim o kadar cesaretim olmazdı sanırım. Neyse hemen su orucuna başladım. İlk gün çok ishal olduğum için lavman yapmadım. Daha sonraki günlerde yapmaya başladım. İlk gün normal geçti.
İkinci günü hafif halsizlik başladı. Üçüncü günden itibaren kusmaya başladım. Sarı yeşil şeyle kusmaya başladım. Öyle ki siyah yanık gibi bir şey dahi çıkardım. İşyerimde durmak zorlaşmaya başladı. Çünkü sürekli geğirmeye ve kusmaya başladım. Hemen eve gidip yatıyordum. Yorgun oluyordum. Neyse ki uyuyabiliyordum. Lakin devamlı mide ekşimesi ve ekşice kusmaktan da çok fena olmuştum. 4-5 günden başlayarak kulağım tıkandı. Uçağa binince tıkanıp uğultulu oluyor ya. Aynen öyle oldu. Geğirme ve kusma had safhasını aştı. 6.günden başlayarak su bile girmez oldu.
Bu arada arkadaşım aracılığı ile Tabibhan beye ulaştım. Bana yardımcı olacağını öğrendiğimde çok sevindim. Ama galiba iş işten geçmişti. Doktordan öğrendim ki benim gibi insanların su orucuna başlamadan öncesi bir sürü hazırlık yapması gerekiyormuş. Zaten durumum vahimmiş ve en az 25 gün oruç tutarak ancak arınabilecek durumdaymışım. Neyse benim halim çok kötü olup hiç bir şey duymaz ve sürekli kusar hala geldiğim için işten izin aldım.
Artık evde en kötü zamanları yaşar oldum. Kendi başıma sadece kalkıp kusuyordum. O arada sürekli yatıyordum. Kalkmak benden çok güç istiyordu. Uyuyamaz oldum. Tüm vücudum kasılmaya başladı. Sürekli kusuyordum. İçtiğim su sürekli geri çıkıyordu. Nedense tüm derilerim yanmaya ve tahriş olmaya başladı. Parmaklar ve dizim yanmış gibi kıp kırmızı olmuş ve acayip acı vermeye başlamıştı.
Geceleri ise artık bayılmaya başladım. Yalnızca tuvalete kusup gelene kadar bile bitkin düşüyordum. Annemler ısrarla bırakmam konusunda ikna ediyordu. Lakin halimi görmediği için çok baskıda yapmıyordu. Kardeşim memleketten gelmişti. Kapıdan girdiğinde çok şaşırmış gibi seslendi. Dedi ki sen -sen değil olmuşsun abla dedi. Çünkü yanağım parmaklarım yanmış ve gözlerimin etrafı morarıp derin bir çukur oluşmuştu. Normalde çekik gözlü Asya tipi insanım. Bizde gözkapağı olmuyor.
Fakat o aralar tam bir Avrupalı göz gibi derin bir çukurdaydı gözlerim. Koca bir gözkapağı oluştu. Zaten hemen yatıyorum. Bu arada hiç bir kokuya dayanamaz olmuştum. Hayatım yatakta geçiyordu. Çoğu zaman tek tarafımla yatmaktan üstüne bir de o tarafımda müthiş sancı oluştu. Kendimi ölüm döşeğinde hissediyordum. 9 günümde Gülhan Bey vücudun aşırı fazla zehir pompaladığını ve buna dayanamayacağım için durdurmamı söyledi. Ben de buna sevindim.
Taze sıkılmış meyve suyu ile orucumu bozmamı ve yavaşça içmem gerektiğini söyledi. Kardeşim de hemencik elma suyu sıktı. Ama nerede adeta her şey boşuna oldu. Zira içtiğim her şeyi geri çıkarıyordum. Daha da berbat oldum. Uyuyamıyor ve sabaha kadar acı çekiyordum. Artık bazı becerilerimi kaybetmeye başlamıştım. Tuvalete sadece kusmak için kalkıyordum. O da ayakta değil. Oturuyordum.
Ne konuşabilmeye ne de hareket edebiliyordum. Ne yesem hemen geri çıkarıyordum. Ve 12. günümde son gücümle kalkıp Tabibhan’a mesaj attım. Dedim ki kendimi ölüm döşeğinde hissediyordum. O da bana aşırı zehirlendiğimi artık durumun kontrolden çıktığını ve kendi başıma böyle ciddi bir olaya bilgisizce yaklaşmanın sonucu olduğunu söyleyerek acilen hastaneye (Not: Eğer o gün hastaneye gitmesini önermeseydim ölecekti bekle de) gitmemi söyledi. Hastane hemen yolun karşısındaydı. Ben de oraya kadar gidemiyordum.
Bayılıyordum. Tansiyonum 40-80. Ve resmen ölüyordum. Hemen beni yoğun bakıma aldılar. Tabii hemen ailemi de çağırdılar. Çünkü ben resmen ölüyordum. Annem babam hemen geldi. Sürekli ağlıyorlardı. Amcam diğerlerinden daha evvel gelmişti o bile beni tanıyamadı. Zira kuru bir ağaç gibi idim. Beni rarttılar ve 12 kilo vermişim.
Sonuç
Yoğun bakımda iki gün kaldım. Yanımda mutlaka biri bana bakıyordu. Neyse ki tuvaletimi yapmaya başladım. Ama hasta yatağımda yapıyordum. Yani çok kötü günler geçirdim. Ailem benden bir daha böyle bir şeye kalkışmayacağıma söz aldı. Doktorlar benim için tansiyonu devamlı düşüyor ölebilir bile demiş. Zaten az daha geciksem iş işten geçmiş olacaktı.
Doktorlar bana çok kızdılar. Dediler ki aç kalarak tedavi diye bir şeyi ilk kez duyuyoruz. Sen intihar mı etmek istedin. Kocaman kızsın aklı başında birisin. Böyle bir saçmalık hiç duymadık dediler. Hastanede adeta litrelerce serum aldım. Ve verdiğim kilolar bir bir geri geldi. Hastanede dokuz gün kaldım. Şu an çıkalı üç gün oldu. Başım devamlı ağrıyor. Yediğim içtiğimde hemen midem ekşiyor. Evet bu başıma gelenleri yazmakla herkesi uyararak bu konuda uzmanlaşmış kişinin kontrolü ve takibi olmadan bir adım atmayın derim.” Su orucunun zararları hiakayesini anlatan bu olay tamamen birinci kişinin ağzından olduğu gibi anlatılmıştır.
Gerek su orucunun zararları şeklinde olsun gerek başka zaralı uygulamalar olsun her zaman dikkatli olmak ve uzmanlardan yardım almak zorundayız.